Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Haziran 2015 Salı

Nasıl sıcakkk

Iki gün önce arabanın derecesi fotoğrafta gördüğünüz rakamı gösteriyordu. Fotoğraf çok kötü, hatta hareket halindeyken çektim ama gözlerim öyle bir açılmıştı ki bu anı olumsuzlestirmek istedim. Aslinda amacim da sehir disindaki bir iki arkadaşa yollayip "bak hele nasil yaniyoruz simdiden" diyerek kendimi acindirmakti. Ozensizlik icin ozru borc bilirim. Herneyse yani goruldugu uzre tamı tamına 39 derece. Evet evet derece celcius. Bildiğin temmuz sıcağı yani.ama daha haziran ortasındayiz? Ama daha bunun temmuzu, ağustosu, pastırma yazı var? Ne halt edeceğiz çok merak ediyorum. Bugün zaten kombiyi açmadan musluk suyunun sıcaklığıyla duş alma günlerinin açılışını yapmış bulunuyorum. Yandık ki ne yandık ... Karneleri verdik sonunda ama heyecanla ohh sonunda diye iple çektiğim her önemli günde olduğu gibi bu da pek ugurlu gelmedi sanırım. Berbat bir hastalık silsilesiyle karşı karşıyayım. Önce "ay usuttum biraz galiba" diye düşünürken, bir iki saat sonra ateşim yükselmeye başladı. Tabi bunun günlerce süreceğini o sırada bilmiyordum. Birkaç gün önce oğlum ateslenmisti. Ve ben onun hasta olması durumunu öyle icsellestiriyorum ki o iyileştikten birkaç gün sonra ben de hasta oluyorum. Yow yow bana bulaştırmiyor. Ben "oğlum iyileşsin hemen ben hasta olayım kabul Allah'ım" diyorum. Ve buna bağlamayi tercih ediyorum. Sonuc olarak yüksek  ateş, enfeksiyondan kapanmak üzere bir sağ göz ve şiddetli boğaz enfeksiyonu sahibi oldum. Sürünerek hareket ediyorum. Neyse ki bugün okulda İdareciler isimlerinin gereğini yerine getirip "idare" ettiler de bıraz dinlenme fırsatım oldu. Keşke hep tatil olsa. Mevsim de ilkbahar. Eskiden "yaz" hastasıydim. Çocuğuma bu adı vericem falan diyordum, öyle bi mevsim sevgisi. Ama sanirim mutlu eden şey mevsim değilmiş, o mevsime ilgili iyi anılar biriktirmis olmaktan kaynaklı bir durummus. Normal insanlar gibi sıcaktan rahatsız olup ılık mevsim sevmeye başlamam da evlendiğim yıla tekabül eder bu nedenle. Hadi tüme varıp sonucu çıkaralım şimdi:) son haftalarin en ve hatta tek "iyi şeyler de var" dedirten durumu ise üç ay önce iki yaşını doldurmus oğlumun şahane şarkılar söylüyor olması. Hatta uzun hava tadında gözlerini kapatarak yorumluyor bazılarını:) beş ya da altı şarkı söylüyor. Ve bir o kadar da renk tanıyor. Bu yaşlardaki ogrenmeye açık durumları gerçekten çok şaşırtıcı. Ama ne yazık ki çikolata sevmeye ve hatta istemeye başladı. Uzun süre onu tatlıdan uzak tuttum evet ama artık kendi damak tadı oluşmaya başladı. Ayrıca hangi çocuk çikolata sevmez ki? Benimkinin bu konuda kime çektiği gayet ortada bence. Çünkü eve şöyle bir dolap yaptirasim var :) sanirim bunu da hangi kadin istemez ki? himmmm ...
Bu arada bu kare de en bayildigim çikolatacilardan birinin duvarından. Her gittiğimde ben de istiyorum geyiği yapıyorum.

2 yorum: