Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Ocak 2015 Cumartesi

İyiyim iyi...

Oglum için yazdığım bir günlük var.  Doğumundan yaklaşık 20 gün sonra yazmaya başladım.  Aslında isteğim hamilelik sırasında yazmaya başlamak fakat doğum sonrasında olduğu gibi hamileliğimde de bebeğimle paylaşmaya değer mutlu anılarım pek olmadı. Herneyse arayı zaman zaman açsam da günlüğümüze güncel durumları yansıtmamaya calisarak yazıyordum.  Sonra kendimi "otekilestirdigimi" fark ettiğim bir gün Google'a "bekar anneler" yazıp enter'a basmamla bir de ne göreyim?  Aaaa yalnız degilim-misim meğer. Bir iki blogdan birseyler okudum.  Oh dedim herkes benzer sorunlarla bahsetmeye uğraşıyor.  Başarısız bir kadın olduğumdan değil yani bunca şey.  Onları okumak İyi geldi. Sonra daha önce açıp da devamını getirmediğim blog denemelerim aklıma geldi.  Ama, dedim,  bu şehirde - o sırada ankara'da idim- iyi bişey yapmak içimden gelmiyor. Eğer İzmir'e dönmeyi başarırsam o zaman başlarım.
ama benim ne oğlumun babasına karşı hislerim,  ne sevdigim adamla nasıl oldu da ayrıldım temalı uzuntulerim  oldu. Ben onu sevmekten vazgeceli o kaadaaaar uzun zaman oldu ki size yemin ederim ki tek bir saniye bile onun için üzülmedim. Tek derdim oğluma ve bana yaşattığı korkunç hayatti. Şu anki tek derdim de oğlumun onunla geçireceği zamanlarda onu kendine örnek almasını önlemek.  Zira görebileceğiniz en hastalıklı özelliklere sahip bir şahıs.  Zaten bu yazı dışında kendisine ayıracak tek bir satirim dahi yok. Iyi ki de öyle.  Çünkü bunca kötü şeye bir de aşk veya sevgi acısı eklenseydi olurdum herhalde. Bu açıdan şansliyim. Kendisi tamamen anti- medeni bir insan ayrıca yaptığı onca şeyden sonra karşıma çıkmaya da cesareti olmadigindan sadece oğlumu almaya geldiğinde görüyorum ve tek kelime bile etmiyorum. İleride ister istemez mecbur kalacaksın diyenler için de I-ih yemez canım.  Çocuğumla ilgili herhangi bir yorum hakkı da yok ve zaten tınlamam da. Ha tabi süründugunu görsem hoşuma gider o ayri:)) amann bana yaklaşmasın da... dilenci olsa sadaka vermem vallahi. ..

29 Ocak 2015 Perşembe

yagmur

"Oysa ki özgürlüğü seçmek
  Başka vücutlar sevmek
  Bir şehri tam kalbinden
  Beyninden vurup gitmek..."
Diye devam eden bir Teoman şarkısı var. Yağmurrrrr diye devam ediyor. Çok güzel bir yağmur var Izmir'de bugün.  Ben keyifli olduğumdan güzel diye nitelendiriyorum aslında.  Ankara'da olsaydim lanetler yagdiriyordum şu an eminim. Izmir'de bırakıp gittigim arkadaşlarımla whatsapp dışında sesli görüşmeye de başladım artık.  Herkes ozlediginden bahsediyor.  Onların sesini duydukca umudum da artıyor.  Inaniyorum hersey çok daha iyi olacak...yaşasın gelecek!

276

Elimdeki sıra numarası 276'ydi. Küçücük kağıtta "sırada 30 kişi var" yazıyordu.  Ortama baktım.  I-ih hayatta 30 kişi yoktur dedim. Erteleyip sonra gelmek yerine beklemeye karar verdim. Tahmin ettiğim gibi 10 dakika içinde sıra bana geldi.  Ankara'da en zor günlerimi geçirdiğim, kiracısi olduğum dairenin doğalgaz teminat ücretini de aldım ve böylece bana  Oglumdan ve güzel 3 arkadastan başka tek bir mutlu ani vermemiş olan bu sehirle maddi tüm bagim kopmuş oldu-cok şükür-.  O kadar çok dua ettim ki Memleketim izmir e dönebilmek için. .. hep "hayirliysa olsun" diye dua ederken bir yandan da Allah'ım nolur hayırlısı bu olsun diyordum. Çok çektim yahu... sadece ben değil.  Bu zor zamanlarda beni ve minisimi yalnız bırakmamak adına tüm düzenini bozup yanımda olan ailem de çok çekti.  Hatta belki hicbirseyin henüz farkında olmadığını düşündüğüm bidigim da çekti.  Ama bitti. Çok az kişinin dayanabilecegini düşündüğüm yaşanmış onca korkunç anıdan sonra gelen bir boşanma ki halen devam etmekte, yıpratici dünya kadar olay... Bu blog bundan sonraki umutlu günlerimin günlüğü niteliğinde olacaktir-insallah-  Bilginize cümle alem...

27 Ocak 2015 Salı

ohhh

Yaşasın  doğup büyüdüğüm şehre geri dönmek,  yaşasın yaralarını sarma fırsatı,  yaşasın aile şefkati... hadi bakalım bundan sonra içimizi dökelim.